16 Kasım 2013 Cumartesi

Gece çok düşünmemek gerek, uyku kaçar maazallah.


Turgut Uyar'ı severim mesela. Kahveyi de.
Yağmurlu günler güzeldir ama ayakkabım su alıyorsa yağmasın yağmurlar.
Hava soğuk, ellerim üşüyor ve aklım onda.
Dostluk nedir mesela, kaçıp gitmek olarak algılıyorum ben genelde. Çünkü insanlar hep bunu yapıyor.
Bir de, benim kedi niye az uyuyor? Kediler çok uyumaz mıydı?
Üzerinde adımın yazdığı kupayı aldım elime ve kalem aslında çok daha samimi. Ben yazmak için klavyeyi kullanıyorum.
Herkes bir şeylerden korkuyor ve herkesten en çok ben korkuyorum. Mesela düşmekten korktuğum için hiç paten kaymadım ben, kilomla dalga geçerler diye spora gitmekten çekindim ve sesimin güzel olduğunu söylemelerine rağmen hala insan içinde şarkı söyleyemem.
Çünkü ben korkuyorum.
Gerçi, bu durum Turgut Uyar'ı seviyor olmamı ve ilginçtir ki kahveyi seviyor olmamı hiç bağlamıyor. Ama tüm bu korkular beni bağlıyor işte, sorun o.
Anlatabiliyor muyum?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder